15 Aralık 2011 Perşembe

Günlük Müstehcen Sırlar

Merhabalar;

Bloğumun şifresini ve adresini unutmam sebebiyle uzun zamandır yazı giremiyordum. Bu arada yazı yazdım mı, aslında hayır.. Çünkü artık biraz zoraki yazı yazıyorum.. Eskisi gibi değil.. E tabi bloğuma da giriş yapamayınca yazmak gelmedi içimden.. Ama artık bahanem yok.. Dökmek lazım tecrübeleri yazıya..
Efendim bu arada pek çok oyun izledim.. Doğum Günü Partisi, Yüzleşme, İntiharın Genel Provası, Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Günlük Müstehcen Sırlar, Kendine Kendine Konuşmaktır Aşk bu muhteşem oyunlardan bazıları.. Genel düşüncem şudur ki; özellikle şehir tiyatroları yine bu sezon beni mest etti. Türkiye’de bana göre çok başarılı bir tiyatro fabrikası var.. Kurum Dallas’ı andırıyormuş, çokça entrika dönüyormuş, oyuncular arasında çirkin çekişmeler peydahlanıyormuş beni ilgilendirmez.. Çünkü Şehir Tiyatroları’nda değilim. -Keşke olsam ayrı konu.-  Ben bana yani seyirciye ulaşana bakarım.
Sizlere son izlediğim oyundan bahsetmek istiyorum öncelikle.. Daha sonrasında izlediğim diğer oyunları da paylaşmaktan mutluluk duyacağım.


Günlük Müstehcen Sırlar Marco Antonio De La Parra tarafından yazılmış bir oyun.. Ne güzel isim değil mi şiir gibi.. Marco Antonio Bey Şili’de doğmuş ve asıl mesleği psikiyatristlik olan bir mühim kişi.. Şili ve Şilililer bana hep Ariel Dorfman’ı, akabinde de o muhteşem oyun Ölüm ve Bakire’yi hatırlatır.. Birgün bu oyunu sahnelemek istiyorum.. Bir dip nottan sonra konumuza dönelim..
Oyun Yıldırım Fikret Urağ tarafından yönetilmiş.. Çok da keyifli yönetilmiş.. Oyunla ilgili benim ilk yorumum “çok çılgın bir oyun olmuş”oldu..İçerisinde absürd öğeler barındırıyor ve kesinlikle kalıplara sığmıyor.. Bir bölümde klasik ilerliyor bir bölümde epikleşiyor..Özgür bir oyun..

Özellikle dekordan bahsetmek istiyorum ve bununla birlikte sahne tasarımının Taciser Sevinç’e ait olduğunu da belirtelim ve bu ismi aklımızda tutalım.. Çünkü bir oyunda Sahne ve Kostüm Tasarım: Taciser Sevinç belirtmesini görüyorsanız çok keyifli bir görsellik izleyeceğinizi de biliniz.. Dekor; bir park şeklinde yapılmış.. Sahnenin ortasında iki kaydırak, oyuncuya göre solunda bir melek heykeli ve bank, sağında ise salıncak ve tattrevalli.. Oyuncuların dekor kullanımları da yaratıcı ve estetikti.. Oyuncular demişken o muhteşem performansların sahiplerini hemmen deşifre edelim.. Cengiz Tangör ve Erkan Sever.. İzlerken hızlarına, adaptasyonlarına,enerjilerine ve bireysel ruh değişimlerine yetişemedim.. Müthiş şekilde ne yaptıklarının farkında ve benimsemiş durumdalardı. İnanılmaz bir tekst bir kere..  Bir tarafta filozof, politik analizci ve devrimci Karl Marx temsilcisi, diğer taraftaysa psikoanaliz temsilcisi Sigmund Freud.. Ve savlarını tartışıyorlar.. Bunun yanında tabi devlet işleri, toplumsal sorunlar da var.. Dolu dolu ağır bir tekst ve kusursuz ezber ve de yanında gayet tatmin edici oyunculuklar ayakta alkışlanmayı haketmişti..
Bu oyun insanların bastırılmışlığına bir tepki!
İzlenmeli.. İzlettirilmeli..

İyi Seyirler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder